top of page

Bilinçaltı ve Travma Temizleme

İnsan psikolojisi, düşünce, duygu ve davranış üçlüsü (3D) olarak bilinen ve bir birini takip eden sarmal bir yapıdan oluşmaktadır. Bu yapı içerisinde, tüm zihinsel süreçler bilinç ve bilinçaltı olarak bilinen iki ayrı zihin bölgesinde yaratılmaktadır. Psikoloji biliminin yanı sıra kişisel gelişim öğretilerinde de sıkça kullanılan bu iki kavramı biraz açıklama gereği duyuyorum.

Bilinç:
Duygu, düşünce ve davranışlarla ilgili tüm algı ve bilgilerin beş duyu organı ile açık seçik yaşandığı “görünen iç dünyamızdır”. Bütün zihinsel süreçlerin %10-15’ini oluşturan bu zihin dünyamız, o anda yaşanan farkında olduğumuz her şeyi kapsar. Şu an bu satırları okuyan sizler bilinç alanındasınız. Dikkatini dersine vermiş öğrenci o anda ödevinin bilincindedir. Dersini bitirdiği an karnı açsa açlığı, uykusu gelmişse uykusuzluğun bilincindedir. Zihnimizden arda arda geçen tüm duygu ve düşünceler bilinç alanındadır. 

Bilinçaltı:

Bilinçaltı, beş duyu organımızla algılayabildiğimiz görünen dünyamızın ötesinde, farkında olmadığımız ve bütünün %85-90’nını oluşturan “görünmeyen iç dünyamızdır”. Bilinç alanında yaşadığımız her şeyin bir anlamada sorumlusu, bizi yöneten iç dünyamızdır. Sonsuz kapasiteli bir bellek olarak ta düşünebileceğimiz bilinçaltı, doğum anından itibaren gerek bilgi gerekse enerji olarak bilgi depolamaya başlar. Anlam yüklediğimiz, önemsediğimiz, bizi etkileyen tüm olaylar, duygu ve düşünceler bilinçaltına kaydedilir. Sadece yaşadığımız olaylar ve bizde bıraktığı düşünsel ve duygusal etkiler değil, aynı zamanda genlerle atalarımızdan taşınan duygu, düşünce, bakış açıları ve inanç kalıpları da bilinçaltımızda gizlidir. 

Bilinçaltımızdan hep korktuk, korkutulduk. Bilinçaltımızda sadece kötü anılar, travmalar mı var? Hayır! Bilinçaltımızda bu günkü yaşamımıza yön veren, katkı sağlayan güzel anılar ve yaşanmışlıklar da var elbette. Ama bunun yanı sıra, yaratan tarafından bize verilen çok özel hediyeler de var. Şu unutmayalım sevgili dostlar. Bizler hepimiz birer “mucize” olarak yaratıldık. Ama unuttuk, unutturulduk. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren yaşadığımız coğrafya, içinde bulunduğumuz toplum, yönetim sistemleri, aldığımız eğitimler vb. birçok faktör bizi aşağıya çekti, gerçekte “mucize” iken, ne tesadüftür ki aynı kökten gelen bir kelime olan “aciz” olarak görmeye başladık kendimizi. Öz varlığımız olan gerçek biz’den uzaklaştık. Kendimiz değil başkalarının olmamızı istediği kişiye yani sahte bir benliğe büründük.

Dolayısıyla kendi öz varlığımızla gelen gerçek gücümüzü ve potansiyelimizi unuttuk. Mucize olduğumuzu ve çok değerli olduğumuzu unuttuk. İşte bilinçaltımızda bizi mucize yapan hediyeler var. Kendi kendimizi iyileştirici şifacı gücümüz ve sonsuz bir şifa eczanemiz var. Bu gün insanlığın mutlu bir yaşam için tek ihtiyacı olan şey, mucize olduğunu hatırlamasıdır. Kişisel gelişim öğretilerinin en temel amacı bunu hatırlatmak olmalıdır. Şifacı, hastalıkları iyileştiren değil, kişiye mucize olduğunu, gücünü ve potansiyelini hatırlatan kişidir. Şifacı, iyileşmeye gönüllü olan danışana kendini şifalandırma kapısını açmasına yardımcı beşinci boyutta gerçekleşmektedir. Kitapta kullanılan tüm tanım, kavram ve semboller kuantum/beşinci boyutta anlam kazanmaktadır.

BU HİZMETTEN FAYDALANMAK İSTİYORSANIZ
ANA SAYFAMIZDAKI İLETİŞİM FORMUNU DOLDURMANIZI RİCA EDERİM.

bottom of page